Bir otelin kapısında, küçük bir sandığın başında oturan bir çocuk…
Ellerinde fırçası, yüzünde gülümsemesi, yüreğinde ise kocaman bir dünya…
Vedat, ortaokul ikinci sınıfta okuyan, aynı zamanda ailesinin yükünü sırtlamış bir çocuk. Babası Nadir tekerlekli sandalyede kitapların dünyasında avunurken, annesi Sabahat temizlik işlerinde yorulmuş elleriyle evi ayakta tutmaya çalışır. Ama gerçek yük, küçücük omuzlarına rağmen büyük hayaller taşıyan Vedat’ın üzerindedir.
Ayakkabı boyacılığı onun için yalnızca bir kazanç kapısı değil; insanları tanımanın, hayata dokunmanın, umutlarını diri tutmanın da yoludur. Kimi zaman küçümsenir, kimi zaman alkışlanır. Kimi zaman yalnız kalır, kimi zaman hiç ummadığı dostluklara kavuşur. Ama her seferinde öğrenir, büyür, umudunu kaybetmez.
Bu roman, yalnızca bir “boyacı çocuk” hikâyesi değildir.
Yoksulluğun içinde direnen sabrın, çaresizliğe karşı filizlenen umudun ve küçük bir kalpte saklı duran büyük bir inancın hikâyesidir.
“Boyacı Çocuk”, hayatın en parlak derslerinin bazen küçücük ellerde saklı olduğunu hatırlatıyor. Vedat’ın sandığının başında başlayan bu yolculuğu, sizin de kalbinizde bir iz bırakacak.