İnsan, çoğu zaman kendini yaşarken değil yazarken anlar. Sustuğu yerleri, yarım kalan anları ve güçlü görünürken nasıl kırıldığını ancak yazarken fark eder.
Bu kitap/defter, suskunlukların kelimelere döküldüğü bir alandır. Kendine tutulan bir ayna, geçmişe uzanan bir el ve geleceğe yazılmış bir mektup gibidir.
Yazmak; bastırmadan, yargılamadan, güzelleştirmeden, yalnızca içinden geldiği gibi anlatabilmektir. Bu, içindeki sert sesi yumuşatmak ve kendine biraz daha şefkatle yaklaşabilmektir.
Bu kitap/defter, senin hikâyeni senin kaleminden duymak istiyor.
Kim bilir belki de gerçekten yazsan terapin olur.