Bu kitapta, sayfalar arasında ilerledikçe, İkinci Dünya Savaşının iki sevgilinin kaderine nasıl dokunduğuna tanık olacak; Hint Okyanusunda çarpışan bir savaş gemisinde, kaptanın verdiği söz uğruna gösterdiği çabaları hissedeceksiniz. Sizi Sokrates`in mahkemesine, felsefenin kalbine götüreceğim. Atina sokaklarında sessizce dolaşacak, filozofun yanında duran gizemli renkle tanışacaksınız. Ardından 13. yüzyıl Japonya`sına uzanacak, oradan bir Samurayın içsel mücadelesine ve Japonya`nın çalkantılı dönemlerine geçeceksiniz. Bazen bir mevsimin kişiliğine bürünüp sonbaharın hüznüyle insan ruhunu gözlemleyecek, bazen bir fabrikada Ahmet adlı bir işçinin dünyasına konuk olacaksınız. Ailesi, toplumu ve içsel sorgulamalarıyla Ahmet`in hikâyesi, hepimize ayna tutacak. Çöl yollarında Yusuf`un izini sürecek, kervanlarla yol alacak, geçmişin anılarında kaybolacaksınız. Ve sonra, Einstein`ın zihnine, tarihsel gerçekliğe bağlı kalarak ama duyguların kurgusal tınısıyla dokunacaksınız. Bilimin ve insan ruhunun kesiştiği o eşsiz noktada durup düşüneceksiniz. Son sayfalarda ise tamamlanmamış bir hikâyeyi, sizin hayal gücünüzle tamamlamak üzere bırakacağım. Çünkü bazı öyküler yalnızca anlatılmaz; yaşanır, hissedilir ve yazılır.