Yaklaşık 12 bin öncesinde meydana gelen oluşumların dilden dile aktarılarak tarihin geçmiş çağlarında dinler, mitolojiler, destanlar gibi çeşitli formlarda giren anlatıları, bizlere insanlığın kökeni ve gerçeklikleri hakkında önemli bilgiler aktarır.
Zaman içinde bu kadim bilgiler bazen güncel olaylara uyarlanmış veya anlam ve anlayış değişikliklerine uğrayarak sunulmuş ve çoğunlukla ana motif arka planda kalmıştır.
Bu anlatıların içerdiği süzgeçten geçirilmiş ve kendi bağlamına oturtulan bilgiler, insanlığın bugünkü bilimsel, sosyal ve teknik yükselişinin başlangıç noktasını ve temel taşların oluşturulmasını koyuluşunu anlatır. Bu perspektiften bakıldığında, yaşam çok farklı ve derinlemesine bir anlam kazanır.