On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı “aydın-bürokrat” kuşağının seçkin isimlerinden Abdüllatif Subhi Paşa (1818-1886), İbn Haldun’un dünya tarihi niteliğindeki el-ʿİber’inin kadim milletlerin tarihine dair kısımlarını Miftâhu’l-İber başlığıyla Osmanlı Türkçesine kazandırmıştır. Bununla birlikte Subhi Paşa, el-ʿİber’e yalnızca bir mütercim olarak değil, metnin imkânlarını genişleten bir şârih olarak da yaklaşır. Tekmiletü’l-İber (1862), Miftâhu’l-İber’in doğrudan devamı ve zeylidir: Büyük İskender sonrasında Suriye ve Yukarı Asya’da hüküm süren Selefkîler (Seleukoslar) ile İran’ın neredeyse “unutulmuş” Eşkâniyân (Arşakîler) hanedanının tarihini –nümizmatik veriler dâhil olmak üzere– derleyip tertip eder; dağınık ve mütereddit rivayetleri kronolojik bir iskelete oturtur. Subhi Paşa, yer ve şahıs adlarını farklı dillerdeki kaynaklarla karşılaştırarak asıllarına yaklaştırır ve metindeki boşlukları açıklayıcı notlarla giderir. İlk Türk nümismatı olarak bilinen Paşa’nın sikke ve eski eser merakı, bu küçük hacimli fakat yoğun metne sağlam bir ilmî temel ve özgün bir kaynak değeri kazandırır.
Elinizdeki kitapta, Tekmiletü’l-İber’in Latin harflerine aktarılmış neşri bulunmaktadır. İBER Yayınları “Halduniyat” kitaplığının altıncı kitabı olarak yayınlanan bu eser, İbn Haldun okumalarını Mukaddime’nin ötesine taşıyıp ana metnin eksik halkalarını tamamlamaktadır. Bu bakımdan eser, hem İbn Haldun okumalarına hem de son Osmanlı entelektüel dünyasının kaynaklarına yeni bir kapı aralamaktadır.