Tükendi
Stok AlarmıSabahın erken saatlerinde toplanan pembe güller çuvallara dökülürken etrafa yayılan o yoğun koku… Güneşin ilk ışıkları, hafifçe esen rüzgâr, kuş cıvıltıları ve uyku mahmuru çiftçilerin yavaş adımları…İşte gül yetiştiriciliğinin, sevgiyle ve geleneklerle örülü hikâyesi bu anlarda başlıyor.
Kitap, Burdur’un Ağlasun ilçesinde, yüzyıllardır süregelen gül yetiştiriciliği üzerinden, insan ile doğa arasındaki karmaşık ilişkiyi anlatıyor. Duygular, gelenekler ve istekler ile ekonomik, sosyal ve ekolojik gerçeklikler arasındaki gerilimi ele alıyor.Türk tarımının geçirdiği dönüşümleri görünür kılarak, modernleşmenin, neoliberal politikaların, kentleşmenin ve iklim krizinin yerel hayatlarda nasıl izler bıraktığını inceliyor. Kapitalist kalkınmanın ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınmanın önemini vurguluyor, tarımı ekonomik, sosyal ve ekolojik yaşama bütüncül biçimde ele alıyor.
Böylece, Ağlasun’un gül tarlalarında, çuval dolusu güllerin üzerinde uyuyakalan çiftçilerin hikâyesi; insan ile doğa arasındaki ilişki, sosyo-ekolojik dönüşümler ve sürdürülebilir kalkınma üzerine bir düşünce alanı açıyor. Bu da, okuyucuya hem bir ağıt, hem de bir umut olarak yansıyor. Tam da o çuvalın üstünde uyuyakalan çiftçi gibi, başka bir tarımın mümkün olabileceğine dair bir hayal kuruyor.