Tarih ve fikirlerin sonsuz bir akşam yemeğinde buluştuğu Simena… 
Mekân ve zamanın anlamını yitirdiği bu büyülü davette kimler yok ki? Mustafa Kemal’den Thales’e, Sokrates’ten Hypatia’ya, Marcus’tan Friedrich’e kadar felsefenin, bilimin, sanatın ve tarihin en büyük zihinleri burada. Davette Sigmund bilinçaltını sorguluyor, Baruch varoluşu tartışıyor, Albert zamanın bükülmesini anlatırken Neyzen kadehini kaldırıyor. Leonardo yaratılışın sırrını çizerken, Epikür hayatın hazzını Frédéric’in notalarında arıyor. İlk mimar, mühendis, doktor Imhotep de orada.
Fakat bu sadece bir yemek değil, en büyük tartışmaların yaşandığı bir davet. Kimileri geçmişi savunuyor, kimileri geleceği kurmaya çalışıyor. 
Ve gece ilerledikçe, Simena’nın kadim ruhları davetlilerin arasına karışıyor. Konuşulanları dinliyor, bazen fısıldıyor, bazen gülümsüyorlar. Belki de her şey, Simena’nın taş duvarlarına çoktan kazınmış bir kaderin parçası.
Tarih ve felsefenin, gerçekle hayalin, geçmişle bugünün iç içe geçtiği, ama sadece rüzgâra fısıldanan masalsı bir hikaye.