Modern Japon edebiyatının öncülerinden Ryunosuke Akutagawa, insan ruhunun karanlık kıvrımlarını, ince bir ironi ve çarpıcı bir gerçeklikle gözler önüne seriyor.
Raşomon, Akutagawa’nın en güçlü eserlerinden biri olarak, ahlakın sınırlarını, hayatta kalma içgüdüsünün gölgesinde şekillenen insan doğasını sorgular. Ortaçağ Kyoto’sunun yıkıntıları arasında geçen bu unutulmaz öykü, yalnızca bir dönemin toplumsal koşullarını değil, evrensel bir ahlaki çöküşün izlerini de taşır.
Yazar, tamamlanmamışlık duygusunu ustaca kullanarak okuru kendi içsel karanlığıyla yüzleştirir.
Raşomon’un atmosferi, bir kez zihninize yerleşti mi, kolay kolay silinmez. Her detay, insanın iyiyle kötünün, vicdanla bencilliğin sınırında nasıl savrulduğunu hatırlatır.
Bir kâse çorba içerken, bir sokağın köşesinden dönerken ya da bir sessiz gecede, Raşomon’un gölgesi yeniden aklınızda belirecek.
Ve Akutagawa’nın sarsıcı sorusu yankılanacak:
Her hikâyenin bir sonu var mıdır? Olmak zorunda mıdır?
Gerçeğin yüzü, bakış açısına göre değişir.
Raşomon, insan doğasının çelişkilerini tüm çıplaklığıyla gösteren, kısa ama sonsuz yankılar bırakan bir başyapıttır.