Tükendi
Stok AlarmıDoğu halklarının edebiyatı, zengin gelenekleri ile dünya edebiyatı tarihinde her zaman ön sıralarda yer almıştır. Bu edebiyatı karakterize eden temel özellik, onun rönesans karakterli bir içeriğe sahip olmasıdır.
Doğu Rönesansı’nın tarihi, oldukça eski dönemlere uzanır. En eski zamanların rönesansı, embriyo hâlinde olmakla birlikte, daha güçlü bir rönesans hareketinin ortaya çıkmasında ve yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Erken Orta Çağ’ın büyük şairlerinden İsmail İbn Yassar, kendi anavatanında insana verilen değeri Arap Rönesansı geleneğiyle karşılaştırarak avantajı Tebriz, Azerbaycan Rönesansı’na vermiştir. Doğu edebiyatının rönesansında birçok özellik öncü rol oynamaktadır.
Batı Rönesansı, Latince temeller üzerine kurulmuş ve daha sonra yerel dillerin ulusal bir rönesans hâline gelmesiyle gelişmiştir. Ancak Doğu Rönesansı’nın karakteri, özellikle Orta Çağ’da, tek bir dilde yaratılmasıdır. Orta Çağ’da bilim dili Arapça, şiir diliyse Farsçaydı. Dolayısıyla Doğu biliminin rönesansı Arapçaya, Doğu şiirinin rönesansı Farsçaya borçludur. Bu durum, Doğu Rönesansı’nın bölünmezliğini ve gücünü gösterir. Bu yüzden Doğu Rönesansı’ndan bahsederken onun genel bir nitelik taşıdığından bahsediyoruz. Doğu Rönesans edebiyatı, tüm Doğu halkları tarafından kabul edilirken, Batı edebiyatında bu durum farklıdır. İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Fransızca gibi dilleri konuşan Orta Çağ Rönesans edebiyatı farklı özellikler taşır. Bu dillerin her biri, rönesans hareketine farklı derecelerde katkıda bulunmuştur.