İskender’in Seferi, Büyük İskender’i bir efsane posterinden indirip “nasıl oldu da oldu?” sorusunun tam ortasına koyan, aklın ve kılıcın aynı anda çalıştığı bir fetih anlatısıdır. Arrianos, sadece zaferleri değil; tereddütleri, taktikleri, nehir geçişlerini, kuşatmaların nabzını ve imparatorluk fikrinin doğduğu anları adım adım izletir. Okur, harita üstünde değil sahada yürür: kararların ağırlığını, ordunun ritmini, bir anlık hatanın nasıl felakete döndüğünü ve tek bir hamlenin tarihin yönünü nasıl çevirdiğini hisseder. 

       Bu metni benzersiz kılan şey, Arrianos’un “anlatı” değil “kanıt” peşinde koşmasıdır: İskender’in yanında bulunmuş iki temel kaynağı (Ptolemy ve Aristobulos) merkeze alır; çelişkilerde seçer, süsü azaltır, kayda değer olanı ayıklar. Böylece elinizdeki kitap, bir kahraman masalından çok, tarihin en büyük yürüyüşlerinden birinin güvenilir ve sürükleyici dosyasıdır—okuru ilk sayfadan itibaren “bir sonraki adımda ne olacak?” diye tutturan cinsten.