Çin saray tarihçileri, bozkırdan gelenleri çoğu kez “öteki” diye yazdı: bazen barbar, bazen hayranlık uyandıran yabancı. Peki Türkler gerçekten anlatıldığı gibi miydi, yoksa kroniklerin dilinde eğrilen bir aynanın yansıması mı? İpek Yolunda Kurt İzleri, okuru aynadan değil izlerden yürütüyor. Çin kaynaklarını didikleyerek bozkırın kısa kodlarını çözüyor: sağdan iliklenen ceket, kısa/örgülü saç, kervan zillerinin tınısı, “kan terleyen” atlar; Hotan’ın yeşim humması, Semerkand’ın tüccar ağı, Anxi’nin (Part) ve Da Qin’in (Roma/Bizans) uzun gölgeleri… Fal için koyun kemiği, göğe ve dağa kurban, yeni yıl dövüşleri gibi ritüellerin ardındaki dünyayı da anlatıyor. Her bölüm bir sahne gibi kurulmuş: saraya giren elçiler, sınır pazarlarının pazarlığı, çölde kaybolan şehirlerin sessizliği. Bu kitap, Çin kaleminin yanlı dilini veri sayıp yeniden okuyor; imgeden insana, söylentiden yaşama geçiyor. Merak edenler için bir davet: İpek yolunda kurt izlerini takip edin; bozkırın gerçek yüzü gözünüzün önünde belirsin.