İpek, binlerce yıllık serüveni boyunca yalnızca bir tekstil hammaddesi değil, aynı zamanda kültürel mirasın taşıyıcısı ve teknolojik dönüşümün simgesi olmuştur. Çin’den Anadolu’ya uzanan İpek Yolu boyunca estetik değerlerin, üretim tekniklerinin ve toplumsal ilişkilerin aktarımında önemli bir rol oynamış; doğa ile insan emeğinin birlikteliğini temsil etmiştir.
Anadolu’da ipekböceği yetiştiriciliği geleneksel bilgi birikimiyle sürdürülen önemli bir kültürel ve ekonomik faaliyettir. Bu üretim süreci, yalnızca ipekböceği kozasının elde edilmesiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda yöresel dokuma tezgâhlarında gerçekleştirilen zengin ipekli dokumalarla sanatsal bir boyut da kazanmıştır. Osmanlı döneminde saray ve kentli yaşamının vazgeçilmez unsurlarından biri olan ipek, yerel üretim ağları ve ticaret yolları sayesinde hem toplumsal statü göstergesi hem de kültürel ifade aracı haline gelmiştir. Günümüzde ise bu kadim gelenek, ahimsa ipeği gibi etik üretim yaklaşımlarından yapay zekâ destekli yenilikçi teknolojilere uzanan çok katmanlı bir dönüşüm süreci içindedir. Bu kitap, ipeğin yalnızca bir tekstil ürünü olmanın ötesindeki anlamlarını, tarihsel gelişiminden çağdaş uygulamalara kadar disiplinlerarası bir perspektifle ele almayı amaçlamaktadır.