Hayat merhaba ile hoşça kal arasında geçen bir hikâyedir. Son nefesinde imanla hoşça kal diyebilmektir maksat. Hikâyesini güzelleştirmek olmalıdır insanın gayesi. Sâyesinde ferahlayacak bir çınara dönüşür kimileri. Sâye, gölge demektir. Hani şu güneş ışığında beliren sadık siluetimiz. İşte bu çınarların adımları takip edilir. Onların izlerinden anlaşılır hayat yolculukları. İster bir çınar olsun, ister güzelliğiyle nam salan bir şakayık. İnsan güzelin, güzelliğin ve dahi edebin yanında oldukça insandır. Zira amaç gül kokusunu duymak, sevgiliye kavuşmaktır.
Adına hayat denilen, bir sonraki nefesin garantisi olmayan, bazen bir sonbahar akşamı, bazen çetin bir kış günü gibi geçen bu serüven insanın var oluş hikâyesidir. İnsan tabiatı gereği hikâyesini anlatmayı, dinlemeyi, bahsedilmeyi sever. En önemlisi dinlemektir. Dinleyerek, anlayarak izlerini güzelleştirir insan. Bazen doğayı dinler insan. Kuşların şarkısına yaprakların vokal yaptığıdır dinlediği. Bazen denizi dinler insan, o sırada dalgalar dans eder. Bazen sessizliği dinler insan, belki de en güzel ve de en geliştiren budur insanı...