Bu kitap, hayatın akışında iz bırakan karşılaşmaların peşine düşen bir yolculuk anlatısıdır. Anlatıcı, babanın talaş kokulu atölyesinden sahafların tozlu raflarına, tek bir soruya bağlanan sahnelerle ilerler: Kendini bilmek. Hazır cevaplar dağıtmaz; merakı, uyanık dikkati ve emeğin dönüştürücü disiplinini önerir. Her bölüm, gündeliğin içinde saklı bir talim alanı açar: yavaşlamak, dinlemek, çalışmak. Sözün gösterişten arındığı, sadeliğin bilgelikle buluştuğu bu metin, okuru edilgin bir alıcı olmaktan çıkarıp yürüyen bir düşünür olmaya çağırır. Bittiğinde değil, okuruyla karşılaştığında başlayan metinlerden biri. Masalsı dokular birbirini çağırır; sabırla okunan her sahne büyük resme eklenir, hakikatin kapısı gündelik emekle ve doğru sorularla aralanır. Yol, yolcuyu dönüştürür.