Şiir anıların son hatırlandığı görüntüleri taze, alışılmamış bir biçimde sunar bize. Bu imgelerde geçmişimiz kadar, kültür haznesinde içselleştirdiğimiz, bize ait kıldığımız ve yeniden biçimlendirdiğimiz anlam kırıntıları, çıplak izler, kazıyıp bulduğumuz bulgulardan izler, anlık parıltılar boy gösterir, ardından koşturur bizi. Günlük kaygıların boğuntusunda birden fışkırırlar:
kan ırmağında yüzüyorum yine
hiç bitmeyecek sanki bu kâbus
yorgun ve huzursuzum,
ne deniz ne de gök
çiçek açmıyor içimde
Burdaki deniz ve gök bildiğimiz deniz ve gök değil, deniz ve göğün çağrıştırdığı her şeydir: sevinç, coşku, özgürlük duygusu, başıboşluk, sıkıntısızlık, mutluluk, çağıran sokaklar, arkadaşlar vb. Şiirin doğası, imgenin yapısı bu.
Rabia Çelik Çadırcı’nın şiiri de toplumsal ve kişisel sorunların toprağında, şiirin doğasıyla çiçek açıyor.