“Şiir yazıyordum çocukken de. Çocukken çocuk olduğumu bilmiyordum. Büyüklere bakınca çocukluğumu bildim. Hiç kimseye bakmasam sonsuza kadar çocuk kalabilirdim. Neden Pele’ yi değil de Maradona’yı sevdim. Yazlık sinema Jaws Alasko Frigo. Neden yaz geceleri göğe bakarız. Yıldızların var olduğuna inanırız. Gök sineması. Ortaokulda Orhan Veli’nin kitabını almıştı babam. Futbola meyil verişim. Kızlardan hiç kimseyi aşıklardan Veysel’i. Günlerden salıyı sevişim. Yılbaşını değil de Noel Babayı sevmiştim. Taze fasulyenin annemin ellerindeki çıtırtısını. Peygamberlerden Hızır’ı. Galatasaray’ın 5-1’lik Avrupa maçı rövanşını. Nasrettin Hoca’yı. Kalecinin degajında topun bir gün havada asılı kalacağını. Sanki şiir örülmüş ve her an örülen bir şey. Evren gibi ilerleyen hiç gerilemeyen. Sanki şiir atomdan daha büyükse. Şiir şöyle bir şeydir. Bir gün ilkokul hocamız tüm sınıfa birden simit ısmarlamaya karar vermişti. İşte şiirde bir ok gibi aniden fırlar.”