MÖ. 12. yüzyıl… Doğu Akdeniz coğrafyasını sarsan kargaşa, göçler ve savaşlarla dolu bir çağ… Bu çalkantılı dönem, Trakya’da da derin izler bıraktı. Kırklareli’nde keşfedilen Taşlıcabayır Taştepeli Höyüğü, bu döneme ışık tutan çarpıcı buluntular sundu. Tümülüste ortaya çıkarılan ve Demir Çağı’na geçişi simgeleyen karakteristik Trakya seramikleri, aynı yüzyılda Troia’dan Gordion’a kadar Anadolu’nun birçok önemli merkezinde de karşımıza çıkıyor.
Edirne’deki Hacılar ve Arpalık dolmen kazıları ile bölgedeki yüzey araştırmalarında bulunan benzer eserler, Trakya’dan başlayıp Anadolu, Yunanistan ve Ege Adaları üzerinden Levant’a kadar uzanan büyük göç dalgalarının izlerini sürmemizi sağlıyor.
Peki, Demir Çağı’na geçiş sürecinde Trakya’nın kültürel dinamikleri nasıldı? Yerleşim biçimlerinden mimariye, seramik formlarından metal aletlere kadar bu dönemi tanımlayan arkeolojik bulgular bize ne anlatıyor? Bu göçler Anadolu ve ötesine neleri taşıdı?
Bu kitap, bugüne kadar yeterince araştırılmamış, az bilinen Türkiye Trakyası’nın Erken Demir Çağı kültürünü derinlemesine inceliyor. Doğu Trakya’daki kültürel gelişimi ve bu kültürün Anadolu’ya uzanan etkilerini takip eden çalışma; Ege Antik kültüründeki Balkan izlerinden, Deniz Kavimleri göçlerindeki Trakya etkilerine kadar pek çok arkeolojik detayı bilimsel veriler eşliğinde ancak yalın ve anlaşılır bir dille okuyucuya sunuyor.