Ne çok hayallerimiz var. Ne çok isteklerimiz var. Yaşanası bir dünyada özgürlüklere koşasımız var. Var da var. Ama doğmak ve ölmek arasına sıkışmış muazzam bir manzara beklerken yangınlar fırtınalar arasına yerleşen varlık ve yokluklarımızı sindirmeye çalışırken, alabora olan hayatlara istemsiz kalabilmek zor olsa gerek. Tam bu noktada kadına olan şiddeti işlemeye çalışırken toplumun insan olgusunu kambura çeviren yönüne bir ışık olabilme gayemiz var. Bir birey olabilmek için çıkılan yolda bizi bekleyen olaylara insanca yaklaşımlarla doğa üstü mucizeleri kucaklamak isteriz. Kendimiz olma mücadelesinde yaşamımızı etkileyen noktalarda ikilemler yaşar ve kırılma noktasında bocalar kalırız. Oysaki tek bir yaşam öykümüz var ve bu öyküde yaşayacağımız olaylar ve üstlendiğimiz misyonlar bizi biz yapan olgular olacak. Bu öykü kitabımızda kadına şiddete tepki verirken olayların başlangıcı ve ulaşılacak noktada çözüm yollarını siz bulacaksınız. Bize sadece elçilik düşecek. Çünkü benim için doğru olan sizin için yanlış olabilir. Farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde yol almaya çalışan yaşam öykülerimiz önümüze engel olabilir. Çaresiz bıkkın ve güne dermansız kalınabilir. Anılara karıştığını düşündüğümüz öykülerimiz kafamızda kalan eğri çizgilere daha doğru yol aldırabilir ümidindeyim. Belki güneşi yakalamada engellerimiz bir buz gibi eriyip akarsuya dönüşüp kalplerimizde buharlaşabilir.
“Bir Kadına İki Günce”ye başlarken öykülerimin kadının dünyasından akarak çocuk, kadın, erkek ayırmadan dünyada barışçıl bir atmosferde insanı ve dolayısı ile tüm canlıları yaka-laması tek dileğim.