Bulut tam bir kitap kurduydu. Annesi ışıkları kapatıp yatağa girmesini söyledikten sonra bile gizli gizli kitap okurdu. Okurken asla canı sıkılmazdı, çünkü önünde ona hayaller kurduran, renkli ve maceralarla dolu bir dünya uzanırdı. Okuduğu tüm bu büyüleyici hikayelerin yazarları, ona bilmediği dünyaların kapılarını açıyordu. Ama içlerinde bir tanesi vardı ki Bay Gri dedikleri bu yazar, Bulut’un en sevdiği yazardı. Ve söylemeye bile gerek yoktu ki Bulut, büyüdüğünde tıpkı onun gibi bir yazar olmak istiyordu. Fakat Bulut’un yaşadığı küçük kasabada hayat çok sıkıcıydı, her şey tekdüzeydi ve Bulut ne yazacağını bilemiyordu. Bir gün, antikacının birinden satın aldığı bir şişe sihirli mürekkep sayesinde masasına oturup nefes kesici bir macera yazmaya koyuldu. Sonunda hayali gerçek oluyordu, tıpkı Bay Gri gibi yazabiliyordu! Peki acaba bu bir mucize miydi? Yoksa mucize, Bulut’un azim ve çabasında mı gizliydi?