Yiğitlik, kahramanlık ve gözü karalık; bir babanın oğluna bıraktığı en büyük mirastı o günlerde!..
Malatya Serdarı Hüseyin Gazi; sağlığında kendisi gibi yiğit mi yiğit bir oğul yetiştirdi. Adına Cafer denilen bu genç, kılıcını öyle hızlı savurdu ki rüzgâr yavaşlığından utandı. Öyle keskin bakışlarla düşmana korku saldı ki şahinlerin bakışları onunkinin yanında şefkatli kaldı.
Öyle günler oldu ki Cafer, isminin sınırlarına sığamadı. Eşi benzeri olmayan kuvveti, karşısına çıkacak dengi bulunamayan iriliğiyle Cafer; tüm diyarlarda Battal olarak bilindi. 
Battal kimi zaman sırtına saplanan oklara rağmen Boğaz’ı yüzerek geçti kimi zaman sıkı sıkıya korunan Kız Kulesi’nin üzerine gece gibi çöküverdi kimi zamansa tek başına koca bir ordu olup dev düşman ordularının üzerine hücum etti. Bir Battal, yetmiş bin kişilik ordulara bedeldi!  
Sanki yer, gök onun emrindeydi; kılıcı bazen yere düşse de hiç kimse bu yiğidin zekâsını yenemezdi. 
Murat Sertoğlu’nun etkileyici anlatımıyla Battal Gazi’nin kılıcını savurması üzerine esen serin yelleri hissedecek, elinizdeki kitabın son sayfasına geldiğinizde yiğitlik mirasının bu satırlarla yüreğinize emanet edildiğini göreceksiniz.