Saleph’in (Göksu) akıntısı, Orta Çağ kronikçilerinin sayfalarında gümüş bir bıçak gibi parıldar. Avrupalı Kroniklerde Saleph; Matta Paris’ten Roger of Hoveden’e, Ansbertus’tan Köln ve Mainz yıllıklarına uzanan geniş bir elyazması galerisini tek nehir yatağında buluşturuyor. Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa’nın 1190’daki esrarengiz boğuluşundan Kudüs’e yürüyen hacıların ürkek notlarına, Bizans hudut raporlarından Kilikya Ermeni vakayinamelerine dek uzanan bu panorama; bir yandan “Saleph” adının dil-dil dolaşan serüvenini, öte yandan nehri sınır, geçit ve kıyamet işareti yapan mistik tasavvurları titizlikle çözümlüyor. 
Eserde, 8 bölüm-64 000 kelimelik derin analiz; jeomorfolojiden eskatolojiye, askeri lojistikten epik söyleme uzanan disiplinler-arası bir harita sunuyor. Kronik pasajlarının yanına yerleştirilen modern LIDAR kesitleri, okuyucuya Göksu vadisinin hem kılıç gölgesini hem de su serinliğini duyumsatıyor. Hem akademisyen hem tarih meraklısı için: Saleph’in satır aralarında saklı taşra manastırlarının dingin dualarıyla, Haçlı kamp ateşlerinin çıtırtısı bu sayfalarda buluşuyor.