Soyağacı, bir bireyin aile köklerine ilişkin bilgilerin görsel sunumudur. Başka bir tanımla, geometrik şekiller, çizgiler ve kelimeler kullanarak tasvir edilen bir aile ağacının görsel şeklidir. 1960’lı yıllardan itibaren psikolojik sorunların çözümü için kullarılan ve üç dört kuşak geriye giderek aileyi tanımayı amaçlayan soy ağaçlarına birkaç yıl önce yayımlanan ve e-devlet üzerinden ulaşabildiğimiz 1870/1880’li yıllara kadar, yani beş kuşak geriye giden resmi soyağacı eklenmiştir. Elinizdeki çalışmada Musa Canpolat, günümüzden beş yüz yıl geriye giderek soy ağacını 1500’lü yılların başından alıp günümüze kadar getirmektedir. Sözlü anlatımlar baz alınarak hazırlanan bu çalışma geçmiş ile ilgili bir hayli bilgi içermektedir. Elbette ki Canpolat bu çalışmayı hazırlarken sadece kendi aile çevresinden ve aşiretinin bir bölümünden hareketle geriye giderek bilgilendirme yapmıştır. Anlatının başında adı geçen aşiretleri kapsayan çalışma çok daha geniş araştırma, kaynak ve bilgiye ihtiyaç duyar.
Bu çalışmayı önemli kılan olay ise anlatının önemli bir kısmının Kırmançki-Dılmi veya Zone Ma diye adlandırılan kendi anadilinde yazmış olmasıdır. Bu durum, UNESCO’nun kaybolan diller listesine aldığı dilimizi korumaya yönelik bir adım olarak görülmelidir.
Dersim tertelesinde köklerinden ve yurtlarından koparılıp uzak diyarlara sürülerek köksözleştirilen ve mülksüzleştirilen coğrafya insanı, ilk fırsattta yurduna dönmeyi bilmiştir. Günümüzde de çok yoğun olmasa da benzer bir durum yaşanmaktadır.