Mesut Kimsesiz’in şiirleri halk edebiyatımızın içten ve yalın söyleyişine yakın duruyor. Bir yanıyla Pir Sultan ve Karacaoğlan, bir yanıyla da Nesimi ve Dadaloğlu geleneğinin izlenimcisi gibi... Şiirlerinde, her türlü haksızlığa ve baskıya karşı, imgesel bir anlatımdan çok anlatımcı-öyküsel bir dil hâkim. Yazdıklarına, bir dönemin sanıklığı ve tanıklığı adına, belgesel ve anısal değeri de olan bir paylaşma isteği olarak da bakılmalı.
Yaşananları birileri yazmalı. Herkes kendi penceresinden ve kendi ayak izlerinden başlamalı. Mesut Kimsesiz de böyle düşünmüş. Buluştuğumuz ve aynı ağrılarda derinleştiğimiz o kadar çok yanlarımız var ki... Şiirlerinde, umut ve gelecek arzusu; karanlık ve haksızlığın karşısında bir bıçak gibi duruyor. Yer yer bağıran ve kafa tutan bir ‘sanık’, çoğunda da isyan bayrağını açmış, mücadeleci bir çığlığın taşıyıcısı durumunda Mesut Kimsesiz.
NAMIK KUYUMCU