Tarihi neredeyse göçlerle başlayan, göçebelik adeta kaderi olmuş bu milletin yakın tarihindeki en büyük göç-lerinden birinin yaşandığı trajik bir yıldır 1951.
Elinize alıp göz attığınız bu eserde;
Ataları yüzlerce yıl öncesinde Anadolu’dan Rumeli’ye giden Akıncılar ve gönül erleri olan bu insanların, yıllar-ca süren acılarının sadece bir kısmına, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki dönemine şahitlik edeceksiniz.
Gerçek hayat hikâyelerinden esinlenilerek kurgulanan romanda; zulmün, asimilasyonun ve buna direnen bir toplumun onurlu mücadelesini, göçün zorlu, sıkıntılı ama bir o kadar da umut dolu yolculuğunu görecek, kendilerine açılan şefkat dolu kucağının karşılığı olarak hissettikleri vatan borcunu ödeme yolundaki gayretle-rini de bulacaksınız.
Eser; romandaki karakterlere ilham verenlerin sözlü ve yazılı anıları dışında tarihsel gerçeklere sadık kalabil-mek için açık kaynak olarak bulabildiğim o döneme ait akademik çalışmalarla, gazete haberleri ve ilgili bazı web sayfaları da taranarak kaleme alınmıştır.
1951 yılındaki bu büyük kaçış kimine göre “hicret” kimine göre “göç” idi. Bu yüzden de geçen yetmiş bir yıla rağmen onlara hala ya “göçmen” ya da “mâcır” yani “MUHACİR denir”
Allah hiç kimseyi vatansız bırakmasın.