Öğrencilik günlerimizde bugünlere göre birçok konuda şanssız çocuklardık. Okul denilince aklımıza gelenler, sadece Milli Eğitim’in okullarıydı bildiklerimiz. Ama hepsi de yerli ve milliydi. 
İnternet kavramıyla henüz hiçbirimiz tanışmamıştık. Dünya üzerinde hiçbir ülkede olmadığı gibi doğal olarak bizim ülkemizde de henüz kurulmamıştı internet ağları. Cep telefonları, bilgisayarlar, özel arabalar, yatlar, katlar, uçaklar, vs. hayatlarımıza henüz girmemişti. Görüş alanlarımız da genelde gözümüzün gördüğü kadardı. Ama yanlarında da mangal gibi yüreklerin kurduğu büyük hayallerimiz vardı. Böylece sessiz sedasız akıp giden yılların arasından çocukluğumuz ve gençliğimiz de akıp gitti.
İşte bu yıllarda yaşayıp gördüklerimizi bugünün gençlerine anlatmaya çalışıyoruz ki bizden sonraki nesiller, bizim çocuklarımız da bu yaşananlardan gerekli dersleri çıkararak kendi yaşamlarının hedeflerini doğru koysunlar, tercihlerinde yanılmasınlar; ileride pişman olabilecek şeyleri yapmasın, telafi edilemeyecek hatalara düşmesinler.
Sizlere şu ya da bu nedenle hayat yolunuzda engel çıkaranlarla elbette mücadele edin, uğraşın. Ama sakın onlara takılıp kalmayın! Onları sokakta yolunuza çıkan taşlar gibi, usulca bir kenara itin ve yanlarından uzaklaşın! Sonra kaldığınız yerden yolunuza devam edin… 
Unutmayın uzun vadede başarının sırrı buna inanmak, bunun için azim ve kararlılıkla çalışmak ve sabırlı olmaktan geçer.