Bu sayıda Türk hikâyesinin son 25 yılını “son çeyrek” esprisi ile gündeme alıp, kapağa da önde gelen hikâyecilerimizden Memduh Şevket Esendal’ı taşıdık. Üzerine söylenmiş çok şey olsa da öykü mü hikâye mi sarmalının ortasında kalsa da “bizim hikâyemiz” gündemde kendi ne yer bulabilmeyi hep başarmıştır. Hikâye, bizde hep edebiyat sahnesi- nin ana karakteri olmuş hele o meşhur son çeyrekte bilerek veya bil- meyerek baş tacı yapılmıştır. Dede Korkut’tan beri bu böyledir aslında. Biz hikâye anlatan, hikâye söyleyen bir milletten öykü yazan öykünen bir millete mi döneceğiz acaba? Bu alanda sorular ve cevaplar o kadar çok ki artık kimi çevrelerde atomu parçalamakla eşdeğer görülüyor herhalde! Oysa meselenin çok daha basit olması gerekirdi kanaatimce. Hikâyemizi biz zorlaştırıyoruz.