Baltanın sesi hâlâ kulaklarımda. Canım ağaç… Ben bildim bileli böyleydi ya. Zeytin miydi? Yoksa incir mi? Kökü zeytindi ama içinden incir çıkmıştı. Yok! Olmazmış böyle. Görenlerin kafası karışırmış. Zeytin ağacı olarak dünyaya gelmiş madem, incir olmaya meyletmek nedenmiş? Ne idüğü belirsiz ağaç olmazmış. Düşündüler, taşındılar… Sonunda lütfettiler, incir olmasına izin verdiler. Beni böyle kafalarına göre budasalar… Bir tanecik meyve vermezdim. Evet, farklıydı; diğerleri gibi değildi. Öyleyse... Vurun baltayı!
Bir kadının sesi bazen bir incir ağacının dalında yankılanır, bazen bir makasın “kırt” sesinde…
Seher Tanıdık, ilk öykü kitabı Öyleyse Vurun Baltayı’da görünmeyen yaraları, bastırılmış öfkeleri ve sessiz başkaldırıları kadınların içinden anlatıyor. Toplumun kalıplarıyla biçimlendirilmeye direnen karakterleriyle, “budanarak şekillendirilen” hayatların ardındaki çığlığı duyuruyor.
Gerçekle düş, acıyla direnç arasında kurulan bu dünyada Tanıdık, incelikli diliyle okuru kendi gölgesiyle yüzleşmeye çağırıyor.
Her öykü, baltanın indiği yerde filizlenen yeni bir yaşamın izini sürüyor.