... Kuşların gelişi benim için, toprağın suya, ağacın bahara, gökyüzünün güneşe; Mecnun’un Leyla’ya, Ke-rem’in Aslı’ya kavuşması gibiydi. Ve bir daha hiç ayrılmadık. Ben nerede olursam olayım, kuşlar da hep orada oldular. Parkta, iş yerinde, evde, sokakta, oturduğum her bankta… Bir simidi hep birlikte yedik. Bazen iki simit alırdım; biri onlara, biri bana. Hiç yalnız yemek yemedim ben. Kimseler bilmeden, görmeden, eşsiz sofralar kurduk sokak ortalarına. Hep kuşlar eşlik etti o sofralara. İçtiğim suya, aldığım havaya, yediğim lokmaya… Görünüşte yalnızdım, ama hiç yalnız olmadım. Ankara’nın en kalabalık sokaklarında yürüyen yalnız bir ben vardı, ama gökyüzünde hep benimle gelen kuşlar vardı. Bazen ne yapacağımı bilmediğimde, sadece gökyü-züne bakardım. Kuşların uçtuğu yöne doğru yürürdüm. Ve hep bulurdum ne yapmam gerektiğini. Onlar rehbe-rim oldular... ... Bazen sadece tek bir kuş isterdim, benim gibi… Ve o an birlikte son bulurdu yalnızlığımız. Bana zindan olan bu evin bahçesini ve cam demirlerini kuşlar yıllarca boş bırakmadılar. Her karanlık gecenin sabahına penceremde kuş sesleriyle uyandım. Kuşların sesi, zihnimde susmayan korkunun ve dehşetin sesini susturuyordu. Yüreğimin en karanlık köşelerini kuşlar aydınlatıyordu. Sanki bu evde tutsak olduğumu biliyor gibiydiler. Her gün geldiler. Ve yıllarca, bu demir parmaklıklı camın ardından beni sessizce dinlediler. Her sabah oğluma kahvaltı hazırlamadan önce onları besledim. Ben doymadan doyurdum kuşları. Hep kıskandım onların özgür, hür ve sadece kendileri gibi yaşamalarını. Ne güzeldi... Hayrandım onlara. Bir insan olarak, yıllarca başkaları için yaşamış, kendisi olamamış bir “ben” vardı içimde. Kendine esir düşmüş bir kadın... Ve karşısında özgürce gökyüzüne uzanan kanatlarıyla kuşlar... Kendimi sorguluyordum artık: Bu kâinata neden geldim ben? Kuşlar... Beni bana vurduran, beni bana sorduran, zamanı durduran... Onlar, yazarken bile gözle-rimi dolduran olağanüstü yol arkadaşlarım… Ve işte şimdi balkonumdayım. Kayısı ağacının dallarından gelen kuş sesleri arasında okuyorum. Elimde kendi kitabım, kendimi okuyorum. Döngü’yle....