Okuduğum öyküleri, Doğu’nun otantik insanının gündelikleriyle yoğrulduğunu hemen ele veren ve o kültüre yoğunlaşmış bir anlatıcının varlığını hemen duyumsatan öyküler... Şiirlerindeki ses de geleneksel şiirimizin önemli duraklarına uğradığını, o duraklarda uzunca oyalandığını ve şiirlerini o duraklardan hareketle kurduğunu gösteriyor. Bu, önemli. Hayatın içinden söylediği sözler, sıcak ve sahici bir insanın,
yeni yüzyıla ve haksızlıklara çığlığı gibi... İnancım şu ki Fatma Bacara’nın, bu duygu ve birikim zenginliği önümüzdeki zaman içinde mazlumlar, düşkünler, yolda kalmışların yoldaşı olacak. Okuyacağınız
öyküler/şiirler, sahici bir insanın geleceğe gönderdiği naiv birer feryatdır. Az şey mi bu? Yokluğum onu çok telaşlandırmış, yaşlı kalbi heyecanlanmıştı. Kaybetme korkusunu taşıyan elleri titriyordu. Tekrar tekrar baktı aynı yere, sonra bir alt rafa ve sonra bir üst rafa baktı. Yoktu. İlerleyen yaşı ona bir oyun mu ediyordu? Aklını zorluyor, yokluyordu. Acaba başka bir yere mi koymuştu yoksa satmış mıydı? Son anılarında böyle bir sahne yoktu. Gidişim ona eski bir sevdanın varlığını hatırlatmıştı