Tükendi
Stok AlarmıMuhaddisler, erken dönemden bu yana bir hadisin sahih kabul edilebil-mesi için bazı şartlar öne sürmüşlerdir. Bunlar arasında ravinin âdil ve zâbıt olması, hadisin şâz ve illetli olmaması, senedinin muttasıl olması gibi kriterler yer almaktadır. Bazı hadisçiler bu şartlardan en önemlisi-nin isnadın muttasıl olma kriteri olduğunu ifade etmişlerdir. İkinci asrın sonlarında isnadda muttasıl olma şartı aranırken Kütüb-i Sitte gibi temel hadis kaynaklarının te’lîf edildiği tasnifin altın çağında mürsel hadisler zayıf hadis olarak değerlendirilmiştir. İlk defa ne zaman ortaya çıktığı net olarak bilinmeyen mürsel kavramının ilk asırda, fitne ile başlayan olaylara bağlı olarak muttasıl şartı arandığı zaman kullanıldığı tahmin edilmektedir. Genel olarak tâbîinin sahâbeyi atlayarak doğrudan Hz. Peygamber’den naklettiği hadise mürsel denilirken bazı âlimler senedi-nin herhangi bir yerinde kopukluk bulunan hadisler için de bu kavramı kullanmışlardır. Bu husus da mürsel hadisin senedinde kopukluk bulu-nan diğer hadisler gibi zayıf olup olmadığı tartışmalarını ortaya çıkar-mıştır. Dolayısıyla mürsel hadisin delil olma durumu ve hükmünün ne olduğu hususu hem hadisçilerin hem de fakihlerin gündemini meşgul etmiştir.
Mürsel hadisler ile mürsil ravileri bir araya getirip değerlendiren eserler te’lîf edilmiş, bu da Merâsîl edebiyatının oluşumuna zemin hazırlamıştır. Bu çalışmalardan birisi de İbn Ebî Hâtim er-Râzî’nin Kitâbu’l-Merâsîl adlı eseridir. Hadis literatüründe çok fazla bilinmeyen bu eserde zikredilen mürsel tarikler, Kütüb-i Sitte başta olmak üzere birçok hadis eserinde yer almıştır. İbn Ebî Hâtim’in Kitâbu’l-Merâsîl eserinde ele aldığı mürsil ravilerle mürsel hadisleri ele alan bu çalışma ile söz konusu tariklerin Kütüb-i Sitte eserlerindeki yerleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Böylece Kütüb-i Sitte’de senedinde inkıta olan hadisler, farklı bir perspektiften ele alınarak ilim dünyasına sunulacaktır