Savaşın ardından çöken bir ülkenin gölgesinde, bir ailenin yavaşça sönüşünü izliyoruz.
Bir zamanlar asaletin ve zarafetin sembolü olan Kazuko, şimdi yoksulluğun, utancın ve değişen zamanların ortasında hayatta kalmaya çalışıyor. Annesinin zarif teslimiyetiyle kardeşi Naoji’nin umutsuz isyanı arasında sıkışan Kazuko, kendi yolunu bulmak ve yeniden doğmak için çabalıyor.
Osamu Dazai, Günbatımı’nda insan ruhunun karanlık kıvrımlarını, savaş sonrası Japonya’nın çöküşünü ve değişen değerler arasında kaybolan bir kuşağın acı dolu sesini anlatıyor. Her satır, hem bir vedayı hem de yeniden doğuşun sancısını taşır.
Yıkıntılar arasında yeşeren umut, çaresizliğin içindeki direnç ve insanın kendi iç karanlığıyla yüzleşmesi…
Günbatımı, bir dönemin kapanışını, bir diğerinin acı dolu başlangıcını gözler önüne seriyor. Dazai’nin zarif, melankolik diliyle yazılmış bu eser, savaşın ardından insanın yeniden anlam arayışına dokunan en derin klasiklerden biridir.
Bir dönemin bitişi, bir insanın yeniden doğuşu…
Günbatımı; kayboluşun, kabullenişin ve yeniden ayağa kalkmanın hikâyesi.
Her cümlesiyle sarsıcı, her duygusuyla unutulmaz.
Günbatımı, savaş sonrası Japonya’nın enkazında insan ruhunun yeniden doğuşunu anlatan bir başyapıt.
Dazai’nin en dokunaklı romanlarından biri olarak kalbinize işleyecek.