“Dünya dillerinde zarafet kelimesi sanki o dünyaya geldiğinde ortaya çıkmış. Böyle bir tanım daha önce hiç yokmuş da Hülya bu cehenneme bir ışık olarak geldiğinde bu kelime de birden var olmuş. Adıyla inmiş yeryüzüne.”
“…gündüz vakti çarşı içine gökten inen bir melekti sanki. Askılı, çiçekli beyaz elbisesiyle sanki denizleri asasıyla yaran Musa gibi çevredeki tüm insanlardan ayrılıyordu. Küt, kaküllü saçları, ıslak gözleri, endamıyla bir salınıyordu ki, baharı sanki sadece Beşiktaş yaşıyordu o esnada. Koca evren çöle dönmüş de tek yeşeren yer burasıymış, geçtiği yerler renkleniyor, çiçekler açıyormuş ve sebebi de Hülya’ymış…”
“…bazı insanlar her şeyi başkalaştırır; bakış açısını, algılayışı, düşünüşü, hayal kurmayı, yemeyi, içmeyi, gezmeyi, her şeyi…”