Anılarımız, bizleri insan yapan en özel duygularımızdır. Manevi değeri olan eşyaları saklarız; vitrinde, sandıkta öyle özel eşyalar vardır ki artık tarih olmuştur. Onları da müzede koruruz, gelip görsünler, maziyi canlandırsınlar diye.
Bu kitabı elinize aldığınızda kendinizi bir gönül müzesinde bulacaksınız. Bir çocuğun gözünden, geçmişin izinde bir yolculuğa çıkacaksınız. Anılardan Kesitler dinleyerek eğitim yolculuğuna devam ederken, en ümitsiz anlarda Yeşeren Ümitler ile içiniz ısınacak. İlk Heyecan ile her şey yeniden başlayacak; Başarının Sırrı ile devam ederken, Günün Sonuna gelivereceksiniz. "Eğitim hayattır," diyerek yeni bir başlangıç yapacaksınız. Arada bir, rüya ile gerçek arasında gidip geleceksiniz. Bir Kurtuluşa tanıklık ederek çöl sıcağından Beyaz Yolculuka başlayacaksınız. Yasemin ile umutlar yeşerecek, Maviş ile empati kuracak, Buz Tutan Topraklarda muzipliğiniz aklınıza gelecek. Zamanın Dalgaları ile huzur bulacak, Şahinden Gökgülü’ye haber yollayacaksınız. En son, "Babam..." diyeceksiniz. Bize kol kanat geren aile sıcaklığını, her şeyin para olmadığını; en büyük servetin gönül kazanmak olduğunu okuyacaksınız.
Bizler de gönlümüzde ne çok anı biriktirmişiz... Elinizdeki kitapta, Gönül Müzesi’nde o kadar gönlü zengin insanlar var ki, hepsi birbirinden değerli. Ben onları çok dinledim. O güzel anılar, bizler var olduğumuz sürece yaşar. Bir gün gelir, yaşamın ve kaderin döngüsüne teslim oluruz. Sevdiklerimiz bizi andığında hatırlanırız; bazen hüzünlü, bazen de komik. Öyle anılarımız vardır ki bizler anlatmaktan, dinleyen kulaklar da dinlemekten bıkmaz. Biz bu anıları yazıya dökmezsek, bizimle birlikte yok olup gidecekler. Bu sebeple “7’den 70’e Anılar” etiketiyle yazmaya başladık. Bu kitap, bugüne kadar yazılan anıları gölgede bırakacaktır.
Bölümlerini on yedi yazarın bir araya gelerek kaleme aldığı bu çalışma sürecinde birçok dostluk kuruldu, yardımlaşma gerçekleşti ve yeniden anılar biriktirmeye vesile olunduğunu sevinerek ifade ediyorum.