Modernist edebiyatın öncülerinden James Joyce, unutulmaz eseri Dublinliler’de 19. yüzyılın sonlarındaki Dublin yaşamını olağanüstü bir gözlem gücüyle anlatıyor.
Kent yaşamının sıradan görünümlerinin ardında gizlenen yalnızlık, pişmanlık, umut ve farkındalık temalarını işleyen bu kısa öyküler, bireyin kimlik arayışı ile toplumun durağan yapısı arasındaki çatışmayı ustalıkla gözler önüne seriyor.
Joyce, sıradan insanların sessiz yaşamlarını anlatırken, aslında insan ruhunun derinliklerine iner; bastırılmış arzuların, kaçırılmış fırsatların ve farkına varılmamış hayatların iç dünyasını açığa çıkarır.
Dublinliler, modern edebiyatın yönünü değiştiren, yalın ama çarpıcı diliyle zamansız bir klasik olarak kabul edilir.
Bireyin iç dünyasına dokunan, insanın kendiyle ve toplumla olan mücadelesini derin bir duyarlılıkla yansıtan bu eser, Joyce’un dehasının erken bir yansımasıdır.
Dublinliler, her bir öyküsünde yaşamın sıradan anlarını anlamın en yoğun hâline dönüştürür.
Dublinliler, insan ruhunun sessiz derinliklerine yapılmış bir yolculuk…
Her öyküsüyle okuyucuyu kendi hayatına ayna tutmaya davet ediyor.