“Bir rastlantı ile devlet makinesinin başına geçen bazı insanlar, kendi çıkarcı kişiliklerinden soyunmuş görünüp, halkın koruyucusu kesiliveriyorlar bir çırpıda. Oysa kişisel çıkarlarını, dostluk düşmanlık duygularını ön plana geçirmekte hiçbir fırsatı kaçırmamaya bakıyorlar. Kendi düşüncelerine aykırı davranan insanları sorgular, soruşturmalarla yıpratmak, ortadan kaldırmak ve kamusal alanda at koşturmaktan başka bir şey düşünmüyorlar. Bütün eziyetli sorgular, soruşturmalar, kendi yerlerini daha bir güçlendirmekten başka bir amaç taşımıyor.
Ne diyor Valéry: ‘Bir devlet, yaşayan ve kendine karşı çıkanı ne kadar koruyabilirse, o kadar güçlüdür.’
Evet, kendine karşı çıkanı koruyabilmek! Çok zor bir iş ama o ölçüde de bilgece bir iş.
Bütün dünyada, aydınlara yapılan baskıların temelinde, yukarıda anlattığımız gerçek yatıyor. Devletin, kendine karşı çıkanları koruyacak, niçin karşı çıktıklarını araştıracak yerde, onları körü körüne ezmeye kalkışması, tarih önünde kolay bağışlanır bir tutum değildir.”
Bilge yazarlarımızdan Vedat Günyol, yıllar önce kaleme alınmış denemelerinde, insanı insanlaştıran değerlerin altını özenle çizerken, devletlerin hangi ellerde neye hizmet ettiklerini de bugünlere ışık tutarcasına sorguluyor.