Çok Benziyor Ama O, okuru sözcüklerin anlamından çok çağrışımlarına bakan, dilin kıyısında dolaşan ve oradan insanın iç dünyasına açılan bir yolculuğa davet ediyor. Sözcükler, bu kitapta yalnızca birer araç değil; yazarların kişisel belleğine, gündelik hayata sinmiş kültürel izlere ve edebiyatın kendine özgü sezgilerine açılan küçük pencerelere dönüşüyor.
Kitap, kelimelerin kırıldıkları, eğildikleri, anlam değiştirdikleri anlarda beliren o ince ışığı takip ediyor. “Kırık” olanı sadece eksiklik üzerinden değil; insanın tamamlanma çabasının, yeniden kurma isteğinin ve bazen de içten bir kabulün ifadesi olarak ele alıyor. Hayatın sesinin çoğu zaman bu kırık yerlerden duyulduğu fikri, metinlerin temel damarını oluşturuyor.