CANAVARIN UYKUSU
32 ARALIK
PARİS’TE BULUŞMA
DÖRT?
“10 günlüğüm, hatırlıyorum… Gece gökyüzünü yırtıp hastanenin üzerine yağan korkunç patlama ne bir havan mermisi, ne bir top mermisi ne de bir bombaydı… Bu benim ilk fırtınamdan bir gök gürültüsüydü. Göklerden gelen ve bana güven veren insanların ateşinden çok daha etkileyici bir öfke…”
Canavar dörtlemesi, üç ayrı sesin iç içe geçtiği bir anlatıdır: Saraybosnalı yetimler Nike, Leyla ve Amir’in sesleri… Zaman çizgisinde geçmişle geleceği ve bugünü birbirine bağlayan, birbirine dolanan üç anlatı… Bu sesler, Yugoslavya’nın parçalanışının hafızasını taşır, Enki Bilal’in doğduğu toprakların tanıklığıdır bu. Hem bireysel hem kolektif bir bellek, aynı zamanda geleceğe dönük bir bakış… Balkanlar’dan yola çıkan bu anlatı, tüm dünyaya yayılan bir aynaya dönüşür.