Evin Cezaevi, İran’ın baskı tarihinin en karanlık sayfalarından biridir.
Bu kitap, yalnızca bir tutuklunun yaşadıklarını değil; bir halkın, bir kimliğin ve bir dilin, bastırılmış sesler arasından yükselen tanıklığını taşır.
Sorgular, işkenceler, gözaltılar…
Ve tüm bunların arasında inatla yaşamaya, anlatmaya, direnmeye çalışanlar.
Her satır, Evin’in taş duvarlarından süzülen bir iz; her cümle, susturulmak istenen bir hakikatin inadıyla yazıldı.
Çünkü bazı duvarlar yalnızca içeridekileri değil, dışarıdakileri de hapseder.