Üç nokta ile başlıyorum bu sefer. Öncemde kalan ne varsa üç nokta ile son buluyor. Ünlemler ve soru işaretleriyle senin hayatının sarmal odalarına dalıyorum. O odalarda yalın ayak koşar adım uçuşan eteğimin tüllerinden tutunarak senin en uzağına varmak için savaşıyorum. Uzak kılıyorum kendimi senden. Yalnızca ihtiraslarının dünyasına ait olabilmek için senden gizleniyorum. Ben senin dünyanda yasaklı elmayı dalından kopararak şeytanın yanında yerimi aldım. Sadece düşlerinde arzularının coştuğu beden olmak için senden kaçıyorum.

Aşk kurallarının tüm tabularını yıkacağın, hiç denenmemişi deneyeceğin, volkanlar gibi patlayıp şelaleler gibi çağlayacağın, yükseldikçe yükselip aynı hızda bedenine çakılacağın o Afrodit’in ben olduğumu sızlayan kasıkların haykıracak sana. Hiç acımadan bütün beyazları kırmızıya boyayarak o pembe tenime en güzel imzanı atacaksın. Dudaklarınla ezerek başladığın savaşa önce dilin sonra dişlerin eşlik edecek ve sen hep daha fazlasını almak için etimi delik deşik ederek en göğe yükseleceksin. İşte o andan sonra şulesiz yangınlara dalıp çıkacak hayalimin süslediği gecelerin.