Filistin’e dair anlatmamız gereken yüzlerce, binlerce hikâye var. Bunların en başında da Filistinli kadınların hikâyesi geliyor. Bir gecede her şeyini kaybederek mevsimlik tarım işçiliği yapmaya başlayan cefakâr babaların kızları… Her rüzgârda yerinden oynayan çadırlarla dolu bir kampta, topladığı otlarla çocuklarının karnını doyurmaya çalışan fedakâr anneler… Kendi vatanında, bir açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkûm bırakılan beyaz yazmalı teyzeler… 
Filistinli kadınların, bir tespihin taneleri gibi etrafa saçılan hayatların orta yerinde, adeta bir anıt gibi yükselen o sarsılmaz direnci. En güçlü bombaların, en gelişmiş silahların bile leke süremediği dupduru güzelliği… Gösterişten uzak kahramanlığı, sarsıcı tevekkülü…
Bazen bir şehit annesi olarak dünyaya bakan o gözler… Bazen yıkılan evlerinin enkazının önünden… Bazen ise ellerindeki taşı korkusuzca işgalcilerin üzerine fırlatırken… 
Bu kitap, henüz genç bir kızken, İngiliz manda komiserinin karşısına çıkarak cesurca gerçekleri haykıran Züleyha eş-Şihâbî’nin hayat hikâyesini anlatıyor. Ve okuyucuları, Filistin kadın hareketinin kurucularından Züleyha eş-Şihâbi’nin hikâyesi üzerinden,  Balfour Deklarasyonu’ndan Büyük Filistin İsyanı’na, Nekbe’den 67 Arap-İsrail Savaşı’na değin Filistin tarihinin geçirdiği bütün kritik dönemleri kapsayan uzun bir yolculuğa çıkarıyor.