Geçmiş, uykularınızda size seslenseydi, onu dinler miydiniz?
Dr. Başak Kara, çağdaş siyaset felsefesi uzmanı, rasyonel ve ölçülebilir gerçekliklerin kadını. Ta ki bir sabah, gözlerini açtığında kendisini İbni Haldun’un gölgesinde bulana dek. Gördüğü rüya, basit bir bilinçdışı karmaşası değil, asırlar öncesine açılan, kerpiç duvarlarla çevrili bir çarşıda ve kalın ciltli kitaplarla dolu bir kütüphanede geçen sarsıcı bir yolculuktu.
Rüyasında karşılaştığı uzun sakallı, derin bakışlı adam, ona sadece fısıldamakla kalmadı; aynı zamanda Başak’ın zihnindeki bütün mantık zincirlerini kırdı. Artık Başak için uyku, bir dinlenme değil, binlerce yıllık döngüsel tarihi, medeniyetlerin yükselişini ve çöküşünü izlediği bir dersliğe dönüşüyordu.
İbni Haldun’un çağları aşan bilgeliği, Başak’a modern dünyanın çözemediği bir sırrı mı emanet ediyor? Analitik zihni bu mistik çekime karşı direnmeye çalışsa da, Başak kendini o kütüphanenin taş zemininde ayaklarının kaydığı o anı yeniden yaşamaya çağrılırken bulacaktır.
Zamanın döngüselliği bir kâbus mu, yoksa bir kader mi?
Bugünün siyasal, sosyal ve ekonomik çöküşlerini anlamak için, 14. yüzyılın en büyük düşünürüne mi dönmeliyiz?
Başak, rüyalarının peşinden giderek modern kütüphanelerin sayfaları ile kumun altına gömülmüş kadim şehirler arasında bir köprü kurmak zorunda. Bu yolculuk, sadece İbni Haldun’un izini sürmek değil, aynı zamanda kendi varoluşunun ve bugünü açıklayan geçmişin en derin sırlarını çözme arayışıdır.