Tükendi
Stok AlarmıKabına sığmaz, dense daha mı yerinde olur?
Kim bilir? Belki.
Yerinde de durmaz, gerçekleştireceği işler ve sorumluluklar için sürekli koşturur. Bir bakarsınız kazanın altındaki odunların dibinde harlanıp enerjiye dönüşür. Bir bakarsınız kazanın içinde kaynayan su ve diğer katıklarla dönüp durur.
Kendini iten kepçenin bazen önünde bazen de ardında dönenip durur.
Günü günlere sığmaz. Dününü bugüne aktarır. Bugünde de yeni günler, güneşli, parlak umutlar bırakır. Dönüp yakınmaz olmayanlardan.
Bu akıntının içinde bir güne, ben diyeyim iki siz deyin üç kent sıkıştırır. Sabahın alacasında düştüğü olur yollara. Toplu taşım araçlarıyla yol alır gideceği yere. Kütüphane, sahaf ve antika dükkanlarında aradığı kitapları bulmak ve bunlardan yararlı olanları alabilmek için koşturur durur.
Gün gelir bir mahalle muhtarıyla, öğlen olur bir belediye kültür işleri sorumlularıyla ve akşam da kalırsa zaman, görüşmek isteyip görüşemediği kişilerle tüketir günü.
Zaman akışı 24 saat olmasına karşın, o bu akışın dışında kalır çoğu zaman.
Gününü, yani 25 saatini böyle geçirir Recai Şeyhoğlu. Çalışarak, koşarak ve koşturarak…
Elde ne var derseniz 64 Kütüphane, 14 aydınlanma evi, 30 kitap ve birçok köşe yazısı…