Odanın içinde gömme küçük bir dolap vardı; yanıma aldığım kitapları dolabın içine dizdim. Yıllarca içi boş olan dolabı böylece doldurmuş oldum. Dolabın alt rafında 1984 yılına ait bir takvim yaprağı vardı. Yaprakta,18 Nisan Çarşamba yazılıydı. Bu sararmış takvim yaprağını hangi elin kopardığı bilinmiyordu. Çok duygulandım. Ağlamamak için kendimi zor tuttum; aradan tam kırk bir yıl geçmişti. Sesim boğazımda düğümlenmişti, kendimi dışarı zor attım. Peş peşe birkaç kez derin nefes alıp verdim. Evin neresine baksam, geçmişten kalan birçok ize rastlamak mümkündü. Duvar taşlarına kazıttığımız isimlerimizin baş harfleri hâlâ yerinde duruyordu. En önemlisi de dedemin ahşaptan yaptığı derme çatma sandalye hâlâ kullanır durumdaydı; yarım asırdan fazla yaşı vardı belki.