İç savaşın tam ortasında, yıkıma, yok oluşa uyanan insanlar var. Daha önce de gördünüz onları ama hiç dikkat etmediniz, umursamadınız. Ne de olsa hepsi sizin hayaliniz olmayan bir dünyanın insanlarıydı. Oysa onlar şehrinize, sokağınıza, evinize aitti ve büsbütün parçalarınızdı sizin.

Tuna Yukay’ı tanıyorsunuz. Zeki bir izlek, sarkazm ve ironiyle beslenen yazın dünyasında yeni tekniklere, birçok teknikle kesişen, bileşen kendi bağımsız yordamlarına onun kapıları daima açık.

Öykü ve romanlarıyla kurduğu distopik dünyanın altıncı kitabı olan Tanrıların Odası hiçbir şeyi dışarıda bırakmıyor.
Tanrıların Odası da, diğer yapıtlarının ne başı ne sonu, onların hem evi hem de bu evin anahtarı. Birbirleriyle yazar sayesinde tanışmış karakterlerin koşulsuz biçimde bizim serüvenlerimizle aynı olan renkli yaşamları, entelektüel soruşturmaları, sayrılı bakışları, delilikleri ve peltek gülümsemeleri, aynı odada, Tanrıların Odası’nda.
Dışarıda kalmayın.