Tükendi
Stok AlarmıYaratma cüreti, tanrılara açılmış bir savaştır...
Her şey, Sahaflar Pasajı’nın tozlu, gündelik karmaşasında eski bir not defterinin çalınmasıyla başlar. Başta entelektüel bir oyun gibi görünen bu hırsızlık, bir grup sahafı, kimliği meçhul bir şairin hezeyanları ile hakikatleri arasına gizlenmiş tehlikeli bir labirente sürükler. Merak, saplantıya; saplantı ise kurbanını arayan tekinsiz bir komploculuğa dönüşür...
Serkan Düzgün, Tanrıları Kıskanan Şair’de okuru metinler arasına gizlenmiş bir hakikat avına çıkarıyor. Roman, tiyatro ve şiiri iç içe geçiren bu deneysel ve postmodern anlatı, bir sanatçının varoluş mücadelesini, onun sözcüklerini hem kutsayan hem de onu yok etmeye çalışan tekinsiz bir koronun gözünden sergiliyor.
***
Yaratma eylemi, tanrısal bir kudrete ortak olmak mı, yoksa kaçınılmaz bir yıkıma yazılmış trajik bir davetiye midir? Bu, tanrıları kıskanan bir şairin, tuvallerine kendi trajedisini boyayan bir kadının, her anı kayıt altındaki bir toplumda “var olmamayı” seçen ‘Kayıtsız’ bir adamın ve modern hayatın gürültüsü içinde kendi sessizliğine sığınmış tüm kayıp ruhların hikâyesidir.
Düzgün, sanatın, deliliğin ve mutlak yalnızlığın sınırlarında gezinen karakterleriyle, okura unutulmaz bir soru soruyor: Bir insanı “kutsal” kılan nedir? Onu yok etme arzusu mu, yoksa yaratma cüreti mi?