Çin Devlet Başkanı Zhou Liang, devasa bir haritanın önünde, elleri arkasında kenetli halde durmuş, gözlerini Tayvan`a odaklamıştı. Odanın atmosferi ağır ve sessizdi; yalnızca danışmanların kısık sesle verdiği raporlar duyuluyordu. Harita, askeri bir tiyatro sahnesi gibiydi. Tayvan`ın stratejik noktaları işaretlenmiş, olası saldırı rotaları ve savunma hatları belirgin şekilde çizilmişti.
Zhou Liang, haritayı dikkatle inceledikten sonra, gözlerini başdanışmanı General Zhang Wei`ye dikti. Gözleri, yılların getirdiği deneyimle ama aynı zamanda bir liderin taşıdığı sorumlulukla parlıyordu. Konuşmaya başlamadan önce birkaç saniye duraksadı; her kelimenin doğru olması gerektiğini biliyordu.
Zhang, dedi, sesi kararlı ancak ölçülü bir tonda, Tayvan üzerindeki hak iddiamız, uluslararası alanda sürekli bir tehdit olarak algılanıyor. Artık bu algıyı değiştirmenin zamanı geldi. Haklarımızı eyleme dökmenin vakti yaklaşıyor. Ama... bu harekâtı en küçük ayrıntısına kadar planlamalıyız. ABD`nin tepkisini doğru hesaplayamazsak, sadece Tayvan`ı değil, Çin`in geleceğini de riske atarız. Odadaki diğer danışmanlar sessizce dinliyor, yankılanan her kelimenin ciddiyetini hissediyorlardı. General Zhang, uzun yıllar boyunca cephelerde bulunmuştu ve savaşın yalnızca askerlerin değil, ulusların da kaderini şekillendirdiğini biliyordu. Derin bir nefes aldı ve sakince konuştu.