Bazı insanlar konuşmadan da anlatır.
Bazı acılar sesini yitirir.
Ve bazı bedenler, göründüğünden çok daha fazlasını taşır.
Mercan, dışarıdan bakıldığında kusursuz bir hayata sahiptir. Sevgi dolu bir eş, sevecen bir çocuk ve deniz kıyısında huzurlu bir restoran… Ama içindeki boşluk, yinelenen rüyalar ve her sabah avuçlarına sinen soğukluk, görünmeyen bir karanlığın işaretidir.
Bazen tanımadığı yüzleri hatırlar gibi olur, bazen yabancı sokaklar ona evini anımsatır. Sanki biri içinden fısıldamakta, sanki o, başkasına ait bir hikâyeye dokunmaktadır.
Bir gün, hiç beklemediği bir adamın sözleriyle kendi geçmişinin izlerini takip etmeye baş-lar. Ve işte o an, en derin sessizliği ile yüzleşir. Çünkü bazen beden konuşmaz. Sadece bek-ler.
“Sessiz Bedenler”, görünmeyen yaraların ve geçmişle geleceğin sınırında yürüyen bir ka-dının içsel yolculuğu.
Kendiyle yüzleşemeyen herkes için tanıdık bir sessizlik...