16. yüzyıl İspanyası`nda, Salamanca Üniversitesinin altın kumtaşı duvarları arasında filizlenen Salamanca Okulu, Orta Çağ skolastisizmini Rönesans`ın ufkuyla buluşturarak modern hukuk düşüncesinin temellerini atmıştır. Francisco de Vitoria`dan Francisco Suárez`e uzanan bu entelektüel gelenek, teoloji ile hukuku, felsefe ile siyaseti, Avrupa`nın Yeni Dünya ile kurduğu ilişkilerdeki ahlaki soruları derin bir tartışma zemininde buluşturmaktadır.
Bu çalışma, Okul`un yenilenen teoloji anlayışını, Thomas Aquinas`ın bıraktığı mirasla kurduğu yaratıcı diyaloğu, doğal hukuk ve bireysel haklar kuramına getirdiği özgün katkıları ve uluslararası hukukun doğuşuna uzanan etkilerini incelemektedir. Unutuluş ve yeniden keşif döngüleri içinde modern insan hakları düşüncesinin, uluslararası hukuk kavrayışının ve doğal hukuk tartışmalarının arka planına ışık tutan Salamanca Okulu, bugün de hukukun felsefi temellerini anlamak isteyenler için zengin bir tartışma alanı sunmaktadır.