“Anadolu mutluluğu ve felaketi, iftihar ve acıyı bir güne sığdırırdı. Bundan sebep Anadolu’nun kalbi narindir, incedir, merhametlidir. Ve bu coğrafyada büyüyen insanlar şiir yazabilir. Ateşin demiri dönüştürdüğü gibi her gün bu hadiseleri yaşayanlar için kalpten çıkan kelimelerin nağmelere dönüştürülmesine şaşırılmaz tabii ki.”
Sakarya’dan doğan şiirler geziniyor rüyalarda ve zihinlerde. Bozkırın dönüp duran hengâmesinde aşk ile yola çıkan kadınların, çocukların, gençlerin, ihtiyarların hikâyesine bu şiirler eşlik ediyor. Hülyası, tesellisi ve rüyası olanların; ocağının sönmesini, çatısının yıkılmasını istemeyenlerin önünde saygıyla eğiliyor yorgun mısralar.
M. Fatih Boz, cepheye silah ve cephane taşıyan istiklal yolunun âşıklarını, aşk yolunun taşlarını, Sakarya’nın hürriyetinde şiirleşenleri, asırlardır birlikte yaşadıkları hâlde ayrı düşenleri ve memleketleri için yola revan olan âşıklar Asude ile Mehmet’i anlatıyor.
Rüyanın Ardı, inceliklerle örülü bir tarihî aşk romanı; asırlardır sürekli okunan, eskimeyen bir şiir gibi.