Nazmi Koçyiğit, Rıza’nın Rüyası adlı bu eserde bir rüyanın içinden yükselen toplumsal vicdanın sesini duyuruyor. Eser; siyasetten doğaya, bireyden evrene uzanan geniş bir düşünsel alanı kapsıyor. Bir yandan mevcut siyasi çalkantılar içinde bir muhalif liderin dürüstlükle yoğrulmuş mücadelesini, öte yandan insanın doğayla ve kendisiyle barışık yaşama arzusunu anlatıyor. Kitabın ilk bölümleri “Rıza’nın Rüyası” adlı öyküyle başlarken, devamında yer alan şiirlerde toplumsal eleştiriler, doğa sevgisi ve insanlık ideali aynı potada eriyor. Her şiirin ardından gelen açıklamalar, okuyucuya yalnızca anlam rehberliği değil, aynı zamanda bir düşünme alanı da sunuyor. Koçyiğit’in kalemi, kalemin direniş gücüne inanıyor: “Mevzu özgürlükse, kalem kılıçtan keskin, Bir kelime, bin zinciri kırar.” Rıza’nın Rüyası, fikirlerin tabutlara sığmadığına, insanlığın adalet ve özgürlük için yazmaya devam ettiğine inananlar için güçlü bir çağrıdır.